Etiket arşivi

Son sözü hep direnenler söyler!

Maraş’tan Hatay’a bölgeyi kaplayan depremin üzerinden 1 yıl geçti. Sorunlar, üzerine yenileri eklenerek büyüdükçe büyüyor… Depremzedeler 1 yıldır çadırlarda, konteynırlarda yaşam savaşı veriyor. Halen su kuyruklarında bekliyor, temiz suya ve gıdaya ulaşamıyorlar.  Yetersiz beslenmeden dolayı çocuklar bodur kalıyor, salgın hastalıklar her tarafı sarmış durumda… En başta asbest, tüm deprem bölgesini tehdit ediyor. Yıkımlar hiç bir önlem alınmaksızın sürüyor… Antakya başta …

Devamını oku

“Onlar yoksul eti yerler, içtikleri kandır”

“Doğal afet”, büyük oranda veya tamamen insanların kontrolü dışında gerçekleşen, mal ve can kaybına neden olabilen, büyük ölçekli tehlike ve olay olarak tanımlanıyor. Evet, “doğal afet” denilen olaylar insandan bağımsız olarak gerçekleşir, ancak tanımdan da anlaşılacağı üzere “afet” denilen olaylar, insan merkezli ele alınır. Temel olarak insanları, insanlar arasındaki ilişkileri etkiler. Diyebiliriz ki, yaşadığımız çağda “doğal afet” diye bir şey …

Devamını oku

Samandağ’da 40. gün yürüyüşü: “Unutmuyoruz, affetmiyoruz!”

Hatay-Samandağ’da depremin 40. günü nedeniyle bir anma yürüyüşü düzenlendi. Yüzlerce kişi ellerinde bahhurlar ve rihenler taşıyarak “Gitmiyoruz, buradayız” sloganları eşliğinde, Samandağ sokaklarında yürüdü. Devletin depremzedeleri yıldırma ve Hatay’ı terketmeye zorlama politikası, Samandağ’da kitlelerin “Hatay’ı terk etmiyoruz” sloganına çarptı. Depremin ilk gününden itibaren yaşadıkları ilgisizlik ve devletin duyarsızlığının ötesinde, dayanışma çalışmalarının engellenmesi, kendilerine gelen yardımların gaspedilmesi de, kitlelerin büyük öfkesine neden …

Devamını oku

Ne zaman istifa edecekler?

Depremin ardından sel vurdu bu defa da. Deprem bölgelerinde yoğun yağışın ardından yine korkunç manzaralar seyrettik. Urfa’da “Abide” adı verilen kavşak, arabaları ve insanları yutan bir karadeliğe dönüştü. Daha üç ay önce açılışı yapılan, Erdoğan’ın büyük övgülerle sözettiği kavşakta balçık çamurun içinden insan bedenleri çıkartılıyor. Gazeteciler hemen anlattılar bu kavşağın hikayesini. İhaleyi hangi yandaşlar almış, nasıl dolaplar dönmüş, nasıl çıkar …

Devamını oku

Deprem değil katliam! UNUTMA! AFFETME!

Depremin üzerinden bir ayı aşkın zaman geçti, ama ne depremzedelerin hayati sorunları çözüldü, ne de acılarını dindirecek bir yaklaşım sergilendi… Halen yalan-dolan, halen sahtekarlık, yolsuzluk, saldırganlık… Depremde kaybettiklerinin acısıyla konuşan halkı gülerek dinleyen, “devlet nerede” diyenlere saldıran, halktan herşeyi sineye çekip şükretmesini isteyen bir devlet var! Depremzedelerin isyanına “şov” diyen, yardım kuruluşlarının parayla çadır satmasını normalleştiren, hemen yeni binalar dikmeye, …

Devamını oku

Şimdi ne yapacağız?

Depremde kayıplarımız resmi rakamlara göre 50 bine yaklaşıyor. “Kimliği tespit edilemeyenlerin” bu rakama dahil edilmediğini doğrudan devlet açıkladı. Keza depremin ilk günü insanların kendi çabalarıyla enkazdan çıkarıp, en hızlı biçimde gömdükleri yakınları dahil değil bu sayıya. Dışarıda sağ kalan akrabası olmadığı için peşine düşülmeyen, enkazla birlikte cenazesi de molozların arasında yokedilenler de… Böyle bakıldığında gerçekte ölümlerin yüz binin çok üzerinde …

Devamını oku

“Bir ay geçti. Ne zaman döneceksiniz?”

“Tarihi meclis binası yok, künefeciler meydanı yok, yürüdüğüm sokaklar yok, şehir yok” diye ağlıyordu yanımdaki. Depremin beşinci gününde terkettiği Antakya’ya on gün sonra döndüğünde, “beni şehrin içinden geçirir misin” demişti. Yolumuzu uzatıp enkaz kaldırma çalışmalarının devam ettiği Atatürk Caddesi’ne sürmüştüm arabayı. “Senin arkadaşının işyeri neredeydi” diyorum. Bir öne baktı, bir arkaya “burası neresi” diye sordu. O kadar çok binanın enkazı …

Devamını oku

Sadece “dayanışma” değil, uzun soluklu ve etkili bir mücadele gerekiyor!

Hatay’da 15 gün boyunca dayanışma faaliyeti yürüten PDD çalışanı Gülümser Seyitcemaloğlu ile, depremin 20. günü Artı Gerçek internet sitesi için Esra Çiftçi ile yapılan ve kısaltılarak yayınlanan röportajın tamamını yayınlıyoruz. * * * ‘99 depremini yaşamış biri olarak kıyaslamak gerekirse, İstanbul ve İzmit’ten çok daha büyük bir yıkım ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim. O zaman, deprem asıl olarak belli bölgeleri …

Devamını oku