Pınar Aydınlar, söylediği türkülerden dolayı yargılanan sanatçılardan biri. Bir ay önce verilen mahkeme kararına göre, üç yıl boyunca Dersim’de türkü söylemesi yasaklandı. Söz konusu yasağa göre, “Kırmızı Gül”, “Ali Haydar”, “Kızıldere” türkülerini sadece Pınar Aydınlar söyleyemeyecek! Bu türküleri söylemek başka sanatçılara yasak değil. Aynı yasak Grup Munzur için de geçerli. Pınar Aydınlar’la bu yasak hakkındaki düşüncelerini ve mücadeleye bakışını …
Devamını okuGenel
Açlık grevleri üzerine
PKK’li tutsakların 12 Eylül’de başlattıkları süresiz açlık grevi, yeniden açlık grevlerini ve ölüm oruçlarını gündemin en önemli maddesi haline getirdi. Açlık grevlerinin tarihi, ölüm orucu ile farkı, süresi, talepleri vb. çeşitli yönleriyle konuşulmaya, tartışılmaya başlandı. Burjuva medyada, açlık grevleri üzerine haberler ve yorumlar arttı. Fakat bunların büyük çoğunluğu, çarpık, eksik ve yanlıştır. Özellikle açlık grevlerinin tarihi ile ilgili, Gandi’den IRA’ya, …
Devamını okuAçlık grevleri ve devletin bildik yaklaşımı
Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, anadilde savunma ve eğitim hakkı olarak sıralanan üç taleple PKK’li tutsakların 12 Eylül’de başlattıkları açlık grevi, iki ayı aşkın süredir devam ediyor. BDP’nin açıklamalarına göre, Ekim ayı sonunda 707 tutsak açlık grevinde iken, 5 Kasım’da -hasta ve çocuklar dışında tutularak- tüm PKK’li tutsakların katılımıyla, binlerce kişiye ulaştı. İlk ekipte yeralan 60 kişinin, sağlık durumlarının kötüleştiği bildiriliyor. …
Devamını oku“Travma”lar için“rehabilitasyon”, MÜCADELEDİR
Son yıllarda “travma” ve “rehabilitasyon” kelimeleri oldukça yaygın biçimde kullanılmaya başlandı. İlk olarak ’99 depreminin ardından gündemimize girmişti; arkasından, 19 Aralık katliamını yaşamış tutsaklardan, en sevdiği oyuncağı kırılan çocuklara, Dersim katliamında sağ kalanlardan, üniversite sınavını kazanamayan gençlere, şiddet gören kadınlardan, polis saldırısına uğrayan memurlara, işkence gören-uzun süre hapis yatan devrimcilerden, sevgilisi tarafından terkedilen ergenlere kadar çok geniş bir yelpazedeki toplumsal …
Devamını okuFAŞİZM ve KADIN
Başbakan Erdoğan, son olarak kürtaj ve sezaryan doğuma karşı olduğunu ilan ederek, kadınlarla ilgili bugüne dek sarf ettiği sözlerin uç noktalarına gelip dayandı. Daha önce de “kadınla erkeği eşit görmediğini” söylemiş, her vesileyle kadını aşağılayan sözler sarf etmişti. Bu, onun gerici ideolojisinin doğal bir sonucuydu aslında. Her ne kadar Erdoğan’a, liberaller ve reformistler tarafından “demokrat-değişimci” sıfatları verilmişse de, onun en …
Devamını okuİki ayrı 8 Mart
8 Mart Dünya Emekçi Kadınları Günü, 2005 yılından bu yana iki ayrı etkinlikle kutlanıyor. Birini “Kadın Platformu” ismini taşıyan feminist platform, diğerini ise Devrimci 8 Mart Platformu gerçekleştiriyor. Ancak 2005’teki ayrışmadan bugüne çok şey değişmiş durumda. Elbette diyalektiğin doğasıdır; hiçbir şey aynı kalmaz, değişmeyen tek şey değişimdir. 8 Martların da hep aynı kalmaması, bu doğaya uygundur. Fakat ne yazık ki, …
Devamını oku8 Mart tartışmalarında feminizmin etkisi
2005 yılında 8 Mart Platformu’nun yaşadığı ayrışmanın temelinde, kadın sorununa bakıştaki ideolojik ayrım yatıyordu. 2005 8 Martı, devrimcilerle feministleri, son derece devrimci bir tarzda ayrıştırmıştı. Ayrışmanın biçimi bile bu içeriğe uygundu. Devrimci 8 Mart Platformu, Saraçhane ve Beyazıt meydanlarında, “izinsiz” ama meşru bir tutumla, devletle çatışmalı, gaz bombalı ve coplu bir biçimde, ama son derece büyük bir irade ve …
Devamını okuDireniş Tarihi Karartılamaz! ÖRGÜTÜN TARİHİNİ ÖRGÜT YAZAR
(Bu yazı TİKB(B) Merkezi Yayın Organı “İhtilalci Komünist”in Kasım-Aralık 2011 tarihli sayısından alınmıştır.) Son dönemde “anı” adı altında örgüt tarihleri yazılıyor. Hem de örgütün-mücadelenin, çoktan dışına düşmüş kişiler tarafından… Bu kişiler, sözkonusu örgütlerin belli bir döneminde yönetici bir kademede, hatta işin başında olmuş olabilirler. Ya da bu örgütlerin devamı olduklarını iddia edenlerin liderliğini hala üstlenmiş de olabilirler. Hangi durumda olursa …
Devamını okuDevrimci değerlere saldırılara tavır sorunu
Devrimci değerlere, geleneklere, şehitlere saldırı yeni değildir. 12 Mart ve 12 Eylül gibi dönemlerin ardından daha yoğun bir şekilde görülmüştür. Fakat bunlar, bugüne dek daha çok, devrimci-demokrat görünen burjuva aydınlar tarafından yapılmıştı. Son yıllarda ise, geçmişte veya halen komünist ve devrimci örgütlerin içinde yeralan, hatta yönetici kademelerde bulunmuş kişiler, bu role soyunmuş durumdalar. Hem de çok daha pervasızca… Buna eklenen …
Devamını okuAktivist değil örgütçü!
“Aktivist” kavramı, Türkiye Devrimci Hareketinin son on yılında kullanılmaya başlayan ve giderek benimsenen, yaygınlaşan bir kavram oldu. “Bizim” tasfiyecilerden başlayıp “Atılım” çizgisine ve diğer devrimci hareketlere sirayet eden bu kavram, altında yatan zihniyetin pek sorgulanmadığı, üzerinde fazla düşünülmeyen bir kullanma biçimini aldı. Bu kavramı ilk kullananlar, son derece ‘iyi niyetli’ bir görüntü içindeydi. Adeta, ‘örgütçü’ kelimesinin daha ‘modern’, daha ‘anlaşılır’ …
Devamını oku